İzmir’de 1 Eylül olayları: Savaşsız, sömürüsüz bir dünya için ‘barış’
İZMİR – İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, her ayın ilk Cuma günü gerçekleştirilen Barış Nöbeti’ni bu ay 1 Eylül Dünya Barış Günü’ne ithaf etti. Şube binasında düzenlenen nöbete çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk da destek verdi.
Nöbette bir açıklama yapan İHD İzmir Şube Sekreteri Barış Işık, son 100 yılda yaşanan savaşta milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca insanın yaralandığını söyledi. Işık, “Savaşların çözülememesinin temel nedeni barış anlayışının olmayışıdır. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Bugün Kürdistan’daki savaşta binlerce insan yerinden edildi, binlerce insan yerinden edildi. “İHD olarak barışın sağlanması için elimizden geleni yapacağız” dedi.
EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNDEN BARIŞ İÇİN İNSAN ZİNCİRİ
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde insan zinciri oluşturdu. Yeşil Sol Parti milletvekilleri İbrahim Akın, Burcugül Çubuk ve Gülistan Kılıç Koçyiğit’in yanı sıra yüzlerce kişinin katıldığı insan zincirinde, “Biji Aşiti yaşasın barış”, “Savaş yok, barış şimdi” sloganları sık sık atıldı. ” ve “Tecride hayır, mahkumlara özgürlük”. Ardından bir açıklama yapan İHD İzmir Şube Eşbaşkanı Ali Aydın, Türkiye’nin etnik, dil, din ve kültürel özellikler açısından çoğulcu bir dokuya sahip olduğunu belirtti.
Bu nedenle Türkiye’nin temel sorunlarından birinin insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizen ve Kürt sorununa dikkat çeken Aydın, “Türkiye, temel sorunlarını çözememiş bir ülkedir. Kürt sorununu diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözmüş ve ulusların kendi kaderini tayin hakkını tanımamıştır.” . Bu nedenle ülke içinde ve dışında silahlı çatışmalar devam etmektedir. Çatışma ve savaşın yarattığı baskı ortamında şiddetin ve beraberinde nefret dilinin zehrinin de öne çıkması kaçınılmaz hale geldi. Kadın ve LGBTİ+ cinayetlerinin önlenememesi, kadınlara, LGBTİ+’lara ve çocuklara yönelik taciz ve tecavüzlerin artması da böyle bir şiddet ortamıyla açıklanabilir. Nefret kaynaklı ırkçı saldırılarda artış eğilimi görülüyor. “Türkiye’ye getirdiği çatışmalı süreç, rejim değişikliği ve otoriter yönetim anlayışı her zaman bir baskı ortamı yaratmıştır” dedi.
‘ÇATIŞMA ORTAMI KİTLELERİ YOKSULLUĞA SÜRÜYOR’
Çatışma ortamı ve savaşların ekonomide telafisi mümkün olmayan ağır kayıplara neden olduğunu ve kitleleri hızla yoksulluğa sürüklediğini belirten Aydın, şöyle konuştu: “Türkiye ve bölgemizde devam eden savaş ve çatışma ortamı, ekonomik krizi daha da artırıyor ve halkın daha da yoksullaşmasına neden oluyor. Kaynaklarının çoğunu silaha ve savaşa ayıran ülkelerde yoksulluğun arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. “Ülkemiz Türkiye de bu kategoride” dedi. Tüm bu aksiliklerden kurtulmanın en önemli adımlarından birinin ülkede ve dünyada barışın sağlanmasıyla mümkün olacağını vurgulayan Aydın, “Kürt sorununda inkar politikaları terk edilmeli, çatışmanın tarafları harekete geçmelidir. Kalıcı bir barışın sorumluluğunu üstlenin.” Öte yandan cezaevlerinin durumuna dikkat çeken Aydın, şöyle devam etti:
“İmralı Cezaevi başta olmak üzere tüm cezaevlerinde ağır tecrit koşulları hakimdir. Abdullah Öcalan ve beraberindeki tutukluların tecridi kaldırılmalı, aileleri ve avukatlarıyla görüşmeleri sağlanmalı, hukuki hakları inkar edilmemelidir. Tüm siyasi Cezaevlerindeki mahkumlar serbest bırakılmalı, “Mahkum ve suç” ayrımı “Yasadışı ve ayrımcı yasa ve uygulamalardan vazgeçilmeli, keyfi infazlar, yakmalar ve disiplin cezaları durdurulmalıdır.”
‘BİRLİKTE BARIŞ DELİYORUZ, BİRLİKTE BARIŞ DELİYORUZ’
Siyasi ve toplumsal muhalefet üzerindeki her türlü baskının, ifade, örgütlenme ve toplanma hakkı önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Aydın, Türkiye’deki siyasi partilerin ve toplumsal muhalefetin barışa odaklanması halinde barışa giden yolun açılacağı kanaatinde olduklarını söyledi. Yeni barış sürecinin önü mutlaka açılacaktır. Aydın, Emek ve Demokrasi Güçleri olarak barış için çabalarını sürdüreceklerini vurgulayarak, “Emek ve Demokrasi Güçleri olarak; Kendi çıkarları ve iktidarları uğruna insanları birbirine düşman eden, barışı tehdit eden kapitalist emperyalist sisteme karşı ortak çaba göstermeye devam edeceğiz. Emek ve Demokrasi güçleri olarak biliyoruz ki, Türkiye’de barışa giden yol barış hakkı çabalarından geçecektir. Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada barışın hakim olduğu bir yaşam için Emek ve Demokrasi güçleri olarak barış hakkı mücadelemizi sürdüreceğiz. Savaşların ve sömürünün olmadığı bir dünya için gelin hep birlikte barış diyelim. “Savaşların ve sömürünün olmadığı bir dünya için hep birlikte birlik diyelim” dedi.
Açıklamanın ardından etkinlik Praksis ve Kasım Taşdoğan’ın ezgileriyle devam etti. (DUVAR)